Hekimoğlu derler benim de aslıma
Aynalı martin yaptırdım narinim kendi nefsime
Konaklar yaptırdım döşetemedim.
Ünye de Fatsa bir oldu narinim baş edemedim
Konaklar yaptırdım mermer direkli
Hekimoğlu sorarsan narinim demir yürekli
Bahçe armut dibinde kaymak yedin mi
Hekimoğlu'nu görünce narinim budur dedin mi
Çiftlice Muhtarı puşttur pezevenk
Hekimoğlu geliyor narinim uçkur çözerek
Hekimoğlu derler bir ufak uşak
Bir omzundan bir omzuna narinim yüz arma fişek
Ordu dolaylarında yaşayan Hekimoğlu, yoksul bir ailenin çocuğudur.
Üstelik yoksul bir anneden başka hiç kimsesi yok. Çevresinde dürüstlüğü,
akıllılığı ve yiğitliğiyle tanınan bir gençtir.
Yörede egemenlik kurmuş bir Gürcü Beyi vardır. Bu Gürcü Beyi, Ayşa
adında güzel ve narin bir kızla sözlüdür. Ne ki, bu kız Gürcü Beyini
sevmemekte, Hekimoğlu'na bağlanmıştır. Bu, dostlukla, arkadaşlıkla
karışık bir sevgidir. Üstelik Hekimoğlu'yla görüşmeye başlamıştır.
İşte Bey, iki gencin ilişkisinin bu noktaya vardığını duyar duymaz
Hekimoğlu'na düşman olur ve ona savaş açar. Hekimoğlu'yla teke tek
görüşüp, hesaplaşmayı önerir; bir de yer belirtir. Hekimoğlu, gözüpek,
mert bir gençtir. Aynalı mavzerini kuşanıp, tek başına buluşma; yerine
gider. Gitmeye gider ama, Bey sözünde durmamış adamlarıyla gelmiştir.
Üstelik adamlarından biri, buluşma yerine varır varmaz, sabırsızlanıp
Hekimoğlu'nu yaylım ateşine tutar. Ötekiler de çevresini sararlar.
Hekimoğlu'yla Beyin adamları arasında yaman bir çatışma olur. Hekimoğlu,
çatışma sonunda çemberi yararak kurtulur. Olaydan hemen sonra, Bolu da
tek başına yaşayan anasının yanına gider. Anasına durumu anlatır ve
artık şehir yerinde duramayacağını bildirir. Anasıyla helallaşıp, yanına
Mehmet adlı iki amca oğlunu alarak dağa çıkar. Çıkış bu çıkış ve
ölünceye kadar Hekimoğlu artık dağdadır.
Hekimoğlu'nun dağa çıkış nedenini ve biçimini bilen, duyan yöre
köylüleri kendisine kucak açarlar. Onun mertliği, yiğitliği ve doğru
sözlülüğü köylüleri daha da etkiler ve her açıdan kendisine yardım
ederler. Özellikle yoksul köylülerle dostluk kurar, zenginlerden
aldıklarıyla onlara yardım eder.
Hekimoğlu, artık Gürcü Beyinin korkulu düşü olmuştur. Bu yüzden Bey,
kendisini sürekli jandarmaya şikayet eder ve kesintisiz izletir.
Hekimoğlu'nu ihbar etmeleri için çeşitli yörelerde adamlar tutar. Fakat
halk koruduğu için, Hekimoğlu'nu bir türlü ele geçiremezler.
Hatta bir defasında, Beyin adamlarından birinin ihbarı üzerine
Hekimoğlu'nun kaldığı evi jandarmalar basıyorlar. Bütün çevre
kuşatılmıştır. Evin altında bir fırın vardır. Hekimoğlu fırıncının
yardımıyla fırının ekmek pişirilen yerini arkadan delip kaçmayı başarır.
Hekimoğlu, kaçmaya kaçıyor ama, Beyin, iki amca oğlunu öldürttüğünü
haber alıyor ve doğru Çiftlice köyüne iniyor. Gittiği ev muhtarın
evidir. Bu Muhtar, Hekimoğlu'ndan yana görünüyor, oysa gerçekte Beyin
adamıdır ve onunla
işbirliği içindedir. Nitekim adamlarından biri aracılığıyla ihbarda
bulunur ve Hekimoğlu jandarmalarca sarılır. Hekimoğlu, Muhtarın
<<puştluğu>> yüzünden kıstırılmıştır. Büyük bir çatışma
çıkar taraflar arasında. Adeta namlular kurşun kusmaktadır. Özetle
<<yaman cenk>> olur orada.
Olayın sonucuna ilişkin iki söylenti var halk arasında :
1-Hekimoğlu, çatışma sırasında. çemberi yarıyorsa da, aldığı yaralar yüzünden fazla uzaklaşamadan ölüyor.
2 -Atına atlıyor, elini karın bölgesinden aldığı yaralara basarak Ordu'ya
kadar geliyor ve burada ölüyor.
Hekimoğlu, tipik bir <<erdemli başkaldırıcı>> örneğidir.
Haklı bir nedenle dağa çıkıyor. Mertliği, yiğitliği ve
iyilikseverliğiyle halk arasında büyük ün yapıyor. Yoksulların dostu,
onları ezen varsılların düşmanıdır.
Hekimoğlu denince, hemen akla gelen bir özelliği de <<aynalı
martini>> dir. Hekimoğlu Türküsü'nde geçen ve kendisinin adıyla
özdeşleşen <<aynalı martin>> in özelliği şudur. Hekimoğlu,
özel olarak yaptırdığı mavzerinin üstüne bir ayna taktırıyor. Çatışmaya
girdiğinde, bu aynayı: düşmanının gözüne tutarak, gözünün kamaşmasına,
dolayısıyla hedefini şaşırmasına yol açıyor.
Bu yüzden Hekimoğlu'nun, adı, Hekimoğlu'nun adı <<aynalı martin>>le özdeşleşmiştir.
Kaynak:
Mehmet Bayrak
Eşkıyalık ve Eşkıya Türküleri,
Yorum Yayınları Ankara 1985
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder